Hosgeldiniz iyi eglenceler
  ATATÜRK BÖLÜMÜ
 

ATATÜRK'ÜN SAMSUN'A ÇIKIŞI


1919 yılı başlarında İngilizler, Türklerin Pontusçulara karşı geliştirmiş oldukları direnişlerden rahatsız olmaya başlamışlardı. Damat Ferit Paşa, Sadrazam olduktan sonra sorunun çözümü için yollar aramaya başlamıştı. 30 Nisan 1919'da 9. Ordu Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal, Samsun'a, görev bölgesindeki iç huzuru sağlamak, silah ve cephaneleri toplamak, vatandaşlara silah dağıtılmasını engellemek ve bunu yapan kuruluşları ortadan kaldırmak üzere gönderildi. 16 Mayıs 1919'da Samsun'a hareket eden Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. İngilizlerin denetiminde olan Samsun'da milli mücadele hareketi için istediklerini gerçekleştiremeyeceğini anlayan Mustafa Kemal, 25 Mayısta Havza'ya geçti. Samsun'a çıkışını Mustafa Kemal, Nutuk'ta şu şekilde anlatmıştır:

"1919 yılı Mayıs'ının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve manzara : Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu durum, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, Şartları ağır bir ateşkes Antlaşması imzalamış, Büyük Harbin uzun yılları boyunca, millet yorgun ve fakir bir halde. Milleti ve memleketi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatları endişesine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını emniyete alabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız Padişahın iradesine tabi ve onunla beraber şahıslarını koruyabilecek herhangi bir duruma razı, Ordunun elinde silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta. İtilaf

 

  

   Devletleri, ateşkes Antlaşmasının hükümlerine uymağa lüzum görmüyorlar. Birer vesileyle itilaf donanmaları ve askerleri İstanbul'da Adana vilayeti Fransızlar, Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalya askeri birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ve ajanlar faaliyette. Nihayet başlangıç kabul ettiğimiz tarihten dört gün önce 15 Mayıs 1919'da itilaf Devletleri'nin uygun görmesiyle Yunan ordusu İzmir'e çıkartılıyor. Bundan başka, memleketin her tarafından Hıristiyan azınlıklar gizli, açık milli emel ve maksatlarını gerçekleştirmeğe, devletin bir an evvel çökmesine, çalışıyorlardı."

MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE SAMSUN'A ÇIKANLAR

1. Kurmay Albay Kazım Dirik Müfettişlik Kurmay Başkanı
2. Kurmay Albay Mehmet Arif Ayıcı Kurmay Başkanı Yardımcısı
3. Kurmay Binbaşı Hüsrev Gerede Birinci şube müdürü
4. Binbaşı Kemal Doğan Müfettişlik Topçu Kumandanı
5. Dr. Albay İbrahim Tali Öngören Ordu Sıhhiye Başkanı
6. Dr. Binbaşı Refik Saydam Sıhhiye Başkan Yardımcısı
7. Yüzbaşı Cevat Abbas Gürer Müfettişlik Başyaveri
8. Üsteğmen Muzaffer Kılıç Müfettişlik ikinci Yaveri
9. Yüzbaşı Ali Şevket Öndersev Müfettişlik Emir Subayı
10. Üsteğmen Hayati, Kurmay Başkanı Emir Subayı
11. Yüzbaşı Mümtaz Tünay
12. Yüzbaşı İsmail Hakkı
13. Yüzbaşı Mustafa Süsoy Karargah komutanı
14. Üsteğmen Abdullah, İaşe Subayı
15. Birinci Sınıf Katip Faik Aybars Şifre Katibi
16. Dördüncü Sınıf Katip Memduh Şifre Katibi Yardımcısı
17. 3.Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bele
18. Üsteğmen Hikmet Gerçekçi Alb. Rafet Bey'in yaveri 

TEKALİF-İ MİLLİYE (MİLLİ YÜKÜMLÜLÜKLER) EMİRLERİ

Tekalif-i Milliye Emirleri" 7 ve 8 Ağustos 1921 günleri yayımlanmıştır ve on emirden oluşmaktadır. "Tekalif-i Milliye Emirleri" çok kapsamlı olup bir taraftan aynı vergi mahiyetindeki uygulamayı içermekte, diğer taraftan da hizmet vergisi mahiyetindeki uygulamayı öngörmektedir.

1) Her ilçede kaymakamın başkanlığında malmüdürü ve ilçenin en büyük askeri amiri ile idare meclisi, belediye ve ticaret odalarının seçtikleri üyelerden oluşan Tekalif-i Milliye Komisyonları (Milli Yükümlülükler Komisyonları) Kurulacaktır. Bu komisyonlara o yörenin Müdafaa-i Hukuk Dernekleri merkez kurulundan iki üye ile köylerde imamlar ve muhtarlar tabii üye olarak katılacaklardır.

Tekalif-i Milliye Komisyonları derhal toplantılara başlayacak ve hiçbir komisyon üyesine hizmetleri karşılığı ücret ödenmeyecektir. Ayrıca her komisyon iki ay süre ile askeri hizmetleri ertelenmek üzere altı memur çalıştıracaktır.

Tekalif-i Milliye Komisyonları, savaş ekonomisine giren ve Tekalif-i Milliye Emirlerinde belirtilen malları toplayarak kendisine bildirilen cepheye gönderecek, ayrıca bu emirlerin hizmet yükümlülüğüne ilişkin hükümlerini uygulayacaktır. Komisyon üyelerinden görevinde ihmal gösterenler, vatana ihanet suçu işlemiş sayılacak ve ona göre cezalandırılacaktır.
2) Kentler, kasabalar ve köylerdeki her ev birer kat çamaşır (kilot, fanila veya benzeri iç giyim), birer çorap, birer çift çarık hazırlayacak, belirli süre içinde komisyona teslim edecektir. Ordu ihtiyaçlarında kullanılacak bu giyeceklerin, yöresel özellikler gözönünde tutularak hazırlanmasına dikkat edilecektir.
3) Tüccar ve halk elinde bulunan çamaşırlık bez, amerikan patiska, yıkanmış veya yıkanmamış yün ve tiftikle, erkek elbisesi yapımına yarayan her türlü yazlık ve kışlık kumaş, kösele, taban astarlığı, sarı ve siyah meşin sahtiyan mamül veya yarı mamül çarık, fotin, demir kundura çivisi, kundura ve saraç ipliği, nal, nal yapımında kullanılan demir, yem torbası mıh, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urganların yüzde kırkı Tekalif-i Milliye Komisyonlarına teslim edilecektir. Teslim edilen malların bedelleri daha sonra devlet tarafından ödenecektir.
4) Tüccar ve halkın elinde bulunan mevcut buğday, un, saman, arpa, kuru fasulye, bulgur, nohut, mercimek, koyun, keçi, kasaplık sığır, şeker, gazyağı, pirinç, sabun tereyağı, zeytinyağı, tuz, çay ve mum stoklarının yüzde kırkına ordu adına el konulacaktır. El konulan malların bedelleri daha sonra devlet tarafından ödenecektir.
5) Ordu içinde alınan taşıt araçlarının dışında halkın elinde kalan her türlü taşıt aracıyla (at arabası, yaylı, öküz arabası, kağnı, at, eşek, katır, deve, kamyon, kamyonet, motorlu tekne, taka) halk ayda bir kez olmak ve yüz kilometreyi aşmamak şartıyla orduya ait malları istenen yere kadar taşıyacaktır. Taşıma hizmetleri parasız yürütülecek, kimseye ücret ödenmeyecektir.
6) Ülkeyi terk etmiş olanların hazineye geçmiş olan mallarından ordu ihtiyacını karşılamaya yarayacak olanlara el konulacaktır.
7) Halkın elinde bulunan savaşta yararlanılabilecek her türlü silah ve cephane, en çok üç gün içinde Tekalif-i Milliye Komisyonlarına teslim edilecektir. El konulan silah ve cephane için ücret ödenmeyecektir.
8) Halkın, tüccarın ve nakliyecilerin elinde bulunan benzin, vakum, gres yağı, makina yağı, don yağı, saatçi ve taban yağları, vazelin, otomobil lastiği, kamyon lastiği, lastik yapıştırıcısı, solüsyon, buji, soğuk tutkal, Fransız tutkalı, telefon makinası, kablo, çıplak tel, pil tecrit edici madde ve bunlara benzer malzeme ile sülfirik asit stoklarının yüzde kırkına ordu adına el konulacaktır. Alınan mal ve malzemenin bedelleri daha sonra devlet tarafından ödenecektir.
9) Demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, saraç ve araba yapan esnaf ile imalathaneler tespit edilecek, bunların üretim, onarım ve yapım kapasiteleri hesaplanacaktır. Ayrıca süngü, kılıç, mızrak ve eğer yapabilecek zanaatkarlar da aranıp belirlenecektir. Söz konusu edilen esnaf, imalathane ve zanaatkarlar savaş araç ve gereçleri üretimi, onarım ve yapımı ile görevlendirilecektir. Sürekli görevlendirileceklere geçimlerine yetecek ücret ödenecektir.
10) Daha önce halka bırakılmış olan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabalarının bütün donatımları ve hayvanları dahil olmak üzere yüzde yirmisi, binek atı, top çekebilecek hayvanlar, yük taşıma atı, katır, eşek ve develerin yüzde yirmisi ordu adına alınacaktır. Bütün bu alınanların bedeli daha sonraları devlet eliyle ödenecektir

İSTİKLAL MADALYASI KANUNU


Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden bazılarına ve savaş sırasında yararlılık gösterenlere istiklal madalyası verilmesi düşünüldü. Bu konuyla ilgili 66 sayılı kanun 29 Kasım 1920 günü Meclis'te kabul edilip, 4 Nisan 1921 gün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ön yüzünde, üstte Ankara şehrinin, ortada TBMM Binası'nın resmi bulunan madalyanın arkasında zafer ve barışa işaret eden güneş ışınları görülmektedir. Meclis'in sağında 23 Nisan solunda ise 1336 (1920) yazılıdır. Meclis'in altında bulunan dünya haritası bilgiyi, orak ve tırpanlar tarıma önem verileceğini, iki taraftaki meşaleler de barışı anlatır. En altta kağnısıyla birlikte bir köylü kadını görülmektedir. Madalyanın öteki yüzünde ay yıldızla çevrilmiş olarak Misak-ı Milli sınırlarını gösteren Türkiye Haritası vardır. Bu harita üzerindeki tek yıldız Ankara şehrini işaret etmekte, yıldızdan çıkan ışınlardan birisi Kars'a kadar uzanmaktadır. En altta madalyanın yapılış yılı olan 1 Teşrinisani 1338 (1 Kasım 1922) tarihi bulunmaktadır. Çapı 35x55 mm ağırlığı 15.55 gr olan madalya pirinçten yapılmıştır.

Milletvekillerine verilen madalyanın şeridi yeşil, cephede bulunanların kırmızı, cephe gerisinde çalışanların da beyazdır. Cephede görev almış milletvekillerinin madalya şeritleri yarı kırmızı, yarı yeşil renklidir. Sağ göğüs üzerinde taşınır. Medeni haklarını kaybedenlerle cinayet suçundan hükümlü olanlar İstiklal Madalyası'nı taşıma hakkını kullanamazlar.

30 Ocak 1929 gün ve 3579 sayılı kanun gereğince; İstiklal Savaşı'nda (15 Mayıs 1919'dan, 9 Eylül 1922'ye kadar) milli ordu da göre alan alay sancaklarına da birer İstiklal Madalyası verilmiştir.

 

İLK DEFA İSTİKLAL MADALYASI ALANLAR

TBMM Birinci Devre üyelerinden bazılarına İstiklal Madalyası verilmesi için Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılan tezkere, TBMM'nin 21 Kasım 1923 Çarşamba günü 65. toplantısında görüşülmüş ve yapılan oylama sonucunda Mustafa Kemal ve 23 arkadaşına İstiklal Madalyası verilmesi oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Buna göre, TBMM Birinci Devre üyelerinden olup Batı Cephesi'nin Kuzey Grubu'nda yararlık gösteren asker milletvekilleriyle, sivil şahıslara 66 sayılı yasanın ikinci ve beşinci maddelerine dayanılarak İstiklal Madalyası verilmiştir.

Bu durumda madalya verilen kişiler şunlardır.

1. Gazi Mustafa Kemal Paşa(Ankara)
2. Fevzi Paşa (Çakmak) (Kozan)
3. İsmet Paşa (İnönü) (Edirne)
4. Ali Paşa Fuat (Cebesoy) (Ankara)
5. Kazım Paşa (Karabekir) (Karesi)
6. Refet Paşa (Bele) (İzmir)
7. Fahrettin Paşa (Altay) (Mersin)
8. Ali Bey (Çetinkaya) (Karahisarı Sahip)
9. Avni Bey ( Zaimler) (Saruhan)
10. Hüsrev (Gerede) Bey (Trabzon)
11. Cavit Bey (Erdel) (Kars)
12. Cafer Tayyar Eğilmez Paşa (Edirne)
13. Hacı Şükrü Bey (Aydınlı) (Diyarbakır)
14. Esat Efendi (İleri) (Aydın)
15. Memduh Necdet Bey (Erbek) (Karahisarı Şarki)
16. Ömer Lütfi Bey (Ergeşo) (Karahisarı Sahib)
17. Selahattin Bey (Köseoğlu) (Mersin)
18. Celal Bayar (Saruhan)
19. Mustafa Necati Bey (Saruhan)
20. Reşad Bey (Kayalı) (Saruhan)
21. Mehmet Vehbi Bey (Bolak) (Karesi)
22. Osmanzade Hamdi Bey (Aksoy) (Ertuğrul)
23. Hüseyin Bey (Gökçelik) (Elazığ)
24. Rıza Bey (Kotan) (Muş) 

ATATÜRKÜN HAYATI

Çocukluk ve gençlik yılları (1881 - 1905)

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 tarihinde Selânik, Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi'nde bugün müze olan evde doğdu. 1839 doğumlu olan babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ (Yukarı Debre)'dendir. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Bu çiftin Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu. Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken, o senelerde salgın olan kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler. En küçük kardeş Naciye, Mustafa Kemal'in Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti. Makbule Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.

Öğrenim çağına gelen Mustafa, annesinin isteğiyle Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, daha sonra babasının isteğiyle Mektebi Şemsi İbtidai (Şemsi Efendi Mektebi)'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde Hüseyin dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada Zübeyde Hanım, Selânik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi. Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, Ragıp Bey'in evidir. Ali Rıza Bey yaşarken, Ahmed Sübaşı Mahallesi'ndeki Sanayi Mektebi karşısındaki evde oturmuşlardı.

Mustafa, Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu ve 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'ne girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey "Kemal" adını ilave etti. Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısına etkiledi. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisi'ne girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli bir subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak Manastır Askerî İdadisi'ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu Manastır Askerî İdadisi'nde Tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal Efendi'nin tarih'e olan merağını güçlendirdi. 1899'da İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu)'na girerek 1902'de Mülâzim (Teğmen) rütbesiyle mezun oldu. Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harp Akademisi)'ne devam etti ve 11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi.

 

Olgunlaşma dönemi (1905 - 1911)

External Timeline
Grafik zaman çizelgesi bulunmaktadır:
 

 

Şam'da staj ve İttihat ve Terakki Cemiyeti

1905-1907 yılları arasında Şam'da Lütfi Müfit Bey (Özdeş) ile birlikte 5.Ordu emrinde görev yaptı. 1906 Ekim ayında Binbaşı Lütfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit Bey (Özdeş) ve askerî tabib Mustafa Bey (Cantekin) ile birlikte 'Vatan ve Hürriyet' adlı bir cemiyeti kurduktan sonra Ordu'dan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini Yüzbaşı Cemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orda cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, Yafa'ya dönüp oranın komutanı Ahmet Bey'e Mısır sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini birdirmesini önerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal Bey'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre sonra topçu staj için tekrar Şam'a gönderildi. 20 Haziran 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de 3.Ordu'ya atandı. Ancak Selânik'e vardığında 'Vatan ve Hürriyet'in şubesinin İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendisi de 1908 Şubat ayında İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (Üye numarası: 322). 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları Müfettişliğine atandı.

 

Birinci Libya görevi (1908)

23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra sonbahar aylarında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından, toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere Trablusgarp (bugünkü Libya'nın bir parçası)'a gönderildi. Burada 1908 devriminin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelenleri Jön Türk politikasına kazanmaya çalıştı. [1] Bu siyasi görevin yanısıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında Bingazi garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti.Bu tatbikat süresince isyancı bir şeyhin evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli, hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek asker ordusu planlamaya başladı.[2]

 

Hareket Ordusu (1909)

13 Ocak 1909'da 3.Ordu'ya bağlı Selânik Redif Fırkası'nın Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'da Meşrutiyete karşı başlayan 31 Mart Hadisesi'ni bastırmak üzere Selânik ve Edirne'den yola çıkarak Mirliva Mahmut Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a girecek olan Hareket Ordusu'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmayı başkanı oldu. Daha sonra 3.Ordu Kurmaylık, 3.Ordu Subay Talimgâhı Komutanlık, 5.Kolordu Kurmaylık, 38.Piyade Alay Komutanlık görevlerinde bulundu.

 

Fransa seyahati ve İstanbul'a dönüş (1910-1911)

Mustafa Kemal Bey 12-18 Eylül 1910'de Fransa'da düzenlenen Picardie Manevraları'na gönderildi ve deneme uçuşuna davet edildiyse de korkundan uçağa binemedi ve hayat boyunca binmeyecekti. Dönüşte 27 Eylül 1911'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhında görev aldı.

 

Yöneticilik yılları (1911 - 1919)

External Timeline
Grafik zaman çizelgesi bulunmaktadır:
 

İtalyanların Trablusgarp'a saldırısıyla 29 Eylül 1911'de başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemal Bey de diğer İttihatçı arkadaşlarıyla birlikte 18 Ararlık 1911'de Bingazi'ye hareket etti. Bu arada 27 Kasım 1911'de Binbaşı oldu. Tobruk yakınında küçük bir zaferi kazandıktan sonra 11 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.

Mustafa Kemal Bey Balkan Savaşı'nın patlak vermesiyle 24 Ekim 1912'de İstanbul'a hareket etti ve 24 Kasım 1912'de karahgâhı Bolayır'da bulunan Bahr-i Sefit Boğazı (Akdeniz Boğazı) Kuvayi Mürettebesi Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı. General Stilian Georgiev Kovachev komutasındaki Bulgar 4.Ordusu tarafından yenildi. Haziran 1913'da başlayan İkinci Balkan Savaşı'nda Dimetoka ve Edirne'ye girdi. 27 Ekim 1913'te Sofya Askerî Ataşesi'ne atanarak yakın arkadaşı Sofya Sefiri (Elçisi) Fethi Bey (Okyar)'in altında çalıştı. Ek görev olarak Belgrat ve Çetine Askerî Ataşeliğini de yürüttü. Bu görevde iken 1 Mart 1914'te Kaymakam (Yarbay)lığa yükseldi. Savaştan sonra Harbiye Nazırı General Kovachev'in kızı Dimitrina (Miti) Kovacheva'ya yanaşarak General'in de güvenini kazanmayı başardı. Askerî Ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'de I.Dünya Savaşı başlamış, 29 Ekim 1914'de Osmanlı Devleti de savaşa girdi. 20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal Bey 3.Kolordu emrinde Tekfurdağı'nda kurulacak olan 19.Fırka Komutanlığına atandı.

 

Bulgaristan ve Mustafa Kemal

Bulgaristan, Mustafa Kemal'in hayatında en büyük etki yapan ülke olmuştur. Bulgaristan'da geçen hayatı incelendiği zaman yapacağı devrimlerin birçoğunu yıllar önce Sofya'da görev yaptığı sırada düşündüğü ve şekillendirdiği görülür.[kaynak belirtilmeli] Mustafa Kemal Bey'in Sofya'ya geldiği günlerde Bulgar siyasi yaşamı çok hareketliydi. Sobranya (Bulgar Parlamentosu) için yapılan seçimler iktidardaki Radoslovov'un partisi için başarısız geçmiş ve iktidar partisi parlamentoda sandalye kaybetmişti. Kabine kurma görevinin, parlamentoda çoğunluğa sahip olmamasına rağmen yeniden Radoslovov'a verilmesi gibi siyasi olaylar Atatürk'ü derinden etkilemiştir.[kaynak belirtilmeli]

 

Birinci Dünya Savaşında Atatürk

19.Fırka, 23 Mart 1915'te Müstahkem Mevki Komtanlığı emriyle Eceabat bölgesinde ihtiyata alındı. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartmalarıyla Çanakkale Savaşı başladı. 3.Kolordu komutanı Mehmet Esat Paşa'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Bey Arıburnu'na çıkan ANZAC (Avstraliya ve Yeni Zelanda Kolordusu) birliklerinin yarımada içine ilerlemesini Conkbayırı'nda durdurdu. Bu başarı üzerine 5.Ordu kumandanı Müşir (Mareşal) Liman von Sanders Paşa'nın takdirini kazandı ve 1 Haziran 1915'te Miralay (Albay)lığa yükseldi. İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Körfezi'ne yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, 8 Ağustos akşamı Liman von Sanders Anafartalar mevkiinde bulunan birliklerinin komutasını verdi ve 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Miralay (Albay) Mustafa Kemal Bey, Ruşen Eşref Bey (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basın tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı.

1916'da önce Edirne ve sonra Diyarbekir'de görev aldı. Anafartalar'daki başarıları dolayısıyla muharebe kıdem zamları verilerek 1 Nisan 1916'da Mirlivalığa yükseldi ve Paşa ünvanını aldı. Rus kuvvetleriyle yapılan savaşlar sonucunda Muş ve Bitlis geri alındı. 7 Mart 1917'de karargâhı Diyarbekir'de bulunan 2.Ordu Koumtan Vekililiğine atandıktan sonra Hicaz Kuuveyi Seferiyesi Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'de Yıldırım Orduları Grubu emrindeki 7.Ordu Komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında Ahmet Cemâl Paşa ile birlikte, savaşta ülkeyi felakete sürüklediğine inandığı Başkumandan Vekili Enver Paşa'ya karşı bir askerî darbe hazırlamakla suçlandı.[kaynak belirtilmeli] Görevinden alınarak İstanbul'a çağırıldı. 15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihler arasında Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Almanya'ya giderek Keiser II.Wilhelm, Genel Karargâhı ve Elsass bölgesini ziyaret etti.

Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı yıllarında
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı yıllarında

1918 Haziran ayında Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü. Sultan Reşat'ın vefatı ve Vahdettin'in cülûsu üzerine 2 Ağustos'ta İstanbul'a döndü. 15 Ağustos 1918'de 7. Ordu Komutanı olarak [[Suriye cephesine atandı ve ardından Fahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) ünvanı verildi. 19 Eylül 1918'de Allenby komutasındaki İtilaf kuvvetleri genel taarruza geçerek üç ordudan oluşan Yıldırım Orduları Grubu'nu ağır bir hezimete uğrattılar (Nablus Hezmeti). 1 Ekim'de Şam, 25 Ekim'de Halep düştü. Fahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) Mustafa Kemal Paşa, VI.Mehmet (Vahdettin)'in başyaveri Naci Bey (Eldeniz)'e bir tel çekerek Yıldırım Orduları Grubu'nun savaş gücünün kalmadığını bildirerek mütareke istemesini önerdi. Ayrıca yeni hükümette kendisinin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi. 30 Ekim'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ertesi gün öğle vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19.maddesi gereğince, Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan Liman von Sanders Paşa'nın görevden alınması üzerine Fahri Yaver Hazreti Şehriyari Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi. Ancak 7 Kasım'da Yıldırım Orduları Grubu ile 7.Ordu lağvedildi. 10 Kasım'da Yıldırım Kıt'aatının komutasını 2.Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak Adana'dan İstanbul'a haraket etti ve 13 Kasım'da İstanbul'a Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Fethi Bey (Okyar) ile birlikte Ahmet İzzet Paşa (Furgaç) yanlısı ve Ahmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı bir tavrı koyan 'Minber' gazetesini çıkararak siyasi girişimlerde bulundu.

Milli Mücadele dönemi (1919 - 1923)

External Timeline
Grafik zaman çizelgesi bulunmaktadır:
 
Bu dönemin genel durumu için: Kurtuluş Savaşı

Mondros Mütarekesi'nden sonra Anadolu'da milisler (Kuvayı Milliye) şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başladı. Fahri Yaver Hazreti Şehriyari Mustafa Kemal Paşa, Padişah VI.Mehmet (Vahdettin) tarafından olağanüstü yetkilerle donatılarak Vilayet-i Sitte (6 Vilayet)'yi Büyük Ermenistan ve Bağımsız Kürdistan projelerinden korması için görevlendirildi. 19 Mayıs 1919'da Refet Bey (Bele), Kâzım Bey (Dirik), 'Ayıcı' Mehmet Arif Bey, Hüsrev Bey (Gerede)lerle beraber Samsun'a çıktı.

22 Haziran 1919'da Rauf Bey (Orbay), Kâzım Karabekir Paşa, Refet Bey (Bele) ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile birlikte Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan etti. Kâzım Karabekir Paşa tarafından Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Kongresine (Erzurum Kongresi) katıldı. Kongre üyelerinin ısrarıyla Osmanlı ordusundan istifa etti ve Kongre başkanlığına seçildi[kaynak belirtilmeli]. 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi'ni toplayarak ulusal direnişi yönetecek olan siyasi yapılaşmayı kurdu. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın Mart 1920'de işgal güçlerince basılması ve önde gelen vatanperverane mebusların tutuklanması üzerine 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını sağladı. Erzurum mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükûmet Başkanlığına seçildi. T.B.M.M., bir kurucu meclis gibi çalışarak Milli Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu hükumetinin altyapısını kurdu.

24 Mart 1923 tarihli Time dergisinin kapağı
24 Mart 1923 tarihli Time dergisinin kapağı

Merkezi denetimden uzak bulunan Kuva-yı Milliye örgütleri dağıtılarak düzenli bir ordu oluşturuldu. Milli Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli orduya katılmayı kabul etmeyen Kuva-yı Milliye gruplarına karşı verildi. (Bak. Çerkez Ethem Bey). 1921 Ağustos ayında askerî durumun kritikleşmesi üzerine Meclis Mustafa Kemal'e 'Başkumandan' ünvanını vererek yasama ve yürütme erklerinin bir kısmını kendisine devretti[kaynak belirtilmeli].

Ulusal direnişin yayılması ve Sevr Antlaşması'nın direnişle karşılaşması üzerine İtilaf Devletleri, Yunan ordusunu Anadolu'nun içlerine sürdü.[kaynak belirtilmeli] Yunan ordusu İsmet Bey kumandasındaki düzenli birliklerce I.İnönü (6-10 Ocak 1921) ve II.İnönü (23 Mart-1 Nisan 1921) Muharebelerinde geri çevirildi. Ancak Yunanlılarının Karahisar istikametinden büyük hücumunun yapılacağını tahmin edemeyerek Kütahya-Eskişehir (10-24 Temmuz) Muharebelerinde 4. Fırka Kumandanı Yarbay Mehmet Nâzım Bey'in şehit düşmesi gibi ağır şekilde mağlubiyete uğradı ve Sakarya nehrinin doğusuna çekilmek zorunda kaldı

 
 
  Bugün 30 ziyaretçi (35 klik) kişi burdaydı!  
 

sitene ekle

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol